soğanı ile birlikte lale |
pembe lale |
erguvan rengi lale |
sarı lale bahçesi |
mürdüm rengi lale |
kırmızı lale bahçesi |
erguvan rengi lale bahçesi |
BİR DEVRE ADINI VEREN ÇİÇEK: LALE
İlkbahar, ılık rüzgârlarıyla kendini hissettirirken,
parklarda ve bahçelerde laleler, narin boyunlarını sonbahardan beri gömülü
bulundukları topraktan ilkbaharı müjdelercesine uzatmaya başladılar. Adı ilkbaharla
birlikte anılan bu ince uzun boyunlu çiçek hakkında biraz sohbet edelim.
Anavatanı Batı Asya olan laleyi süs bitkisi olarak ilk
Osmanlılar yetiştirmiştir. Pek çok rengi olan lale, XVI. Yüzyılda yurdumuzdan
Avrupa’ya götürülmüştür. Çiçeği sarığı andıran laleye Avrupalılar, “tülbent”
anlamına gelen “tulipe” adını vermişlerdir.
XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda lale yetiştirmeye
çok önem verilmiştir. Renk renk, çeşit çeşit laleler, Osmanlı saraylarının
başlıca süsü olmuştur.
Lale motifi, mimaride çeşme, cami ve türbelerin
süslemelerinde kullanılmıştır. Bir kitap süsleme sanatı olan tezhipte, kâğıt
süsleme sanatı olan ebruda, el yazması kitapların cilt kapaklarında lale
motifleri kullanılmıştır. Lale formu başörtü deseni olarak da çok tercih edilen
bir motiftir.
Lalelerin ilkbahar bahçelerinde çok önemli yeri vardır.
Farklı renkleri aynı alanda karışık dikildiğinde seyrine doyulmaz güzellikler
oluşur.
Tarihte, saray bahçelerinin çiçeği olan lale, çiçeklerin
dilinde asil bir aşkın sembolü olarak kabul edilmiştir. Gerek Halk gerekse
Divan edebiyatında lale, çiçekler arasında en fazla kullanılan mazmunlardandır.
Ilık bahar rüzgârlarında bahçelerde zarif boyunlarıyla nazlı nazlı salınan
rengârenk laleler, şarkılarımıza da ilham kaynağı olmuştur. Son dönem İran
edebiyatında kırmızı lale şehâdeti, tamamen açılmış olan lalenin ortasındaki
siyah bölüm ise şehide ağlayan gözü temsil etmektedir.
Lale, zambakgillerden, yaprakları uzun ve mızrak şeklinde
bir bitkidir. Sapının üstünde bir tek çiçek bulunur. Lalenin çiçekleri çeşitli
renklerde düz olduğu gibi, alacalı da olabilir.
Laleler, soğandan yetiştirilir. Lale soğanları, sonbaharda
toprağa dikilir, ilkbaharda çiçek açar. Lale yetiştirmek oldukça güç ve emek
isteyen bir iştir. Laleler, en çok suyu iyi süzen, kumlu, hafif toprakları, çok
havadar ve aydınlık yerleri sever. Lale, açık alanda yetiştirilecekse, Ekim’den
Kasım’a kadar 15-20’şer santim aralıklarla ve 8-10 santim derinliğe
dikilmelidir.
Saksıda yetiştirilecekse her saksıya 3 soğan dikilir.
Saksılar, Eylül’de açık alanda toprağa gömülür. Üzeri 5 santim toprakla
örtülür. Kasım’ın 15’inden sonra saksılar, topraktan çıkarılarak limonluğa
alınır.
Lale soğanları çok dayanıklıdır, bütün yıl toprakta
kalabilirler. Lalelerin yaprakları kuruyunca, topraktan çıkarılan
soğanları, yeniden dikilinceye kadar
kuru bir ortamda muhafaza etmek gerekir. Topraktan çıkarıldıktan sonra lale
soğancıkları ikiye ayrılır.
Laleler tohumdan da yetiştirilebilir. Tohumlar
Mayıs-Haziran’da ekilir. Tohumdan çıkan bitkiler, 4-5 yıl sonra çiçek verir.
Tohumdan yetiştirilen lalelerin renklerine hemen hükmedilemez. Çünkü renkleri
henüz sabit değildir. Sonraki yıllarda renkleri değişebilir.
Lale soğanları, olgunlaşmaları için Haziran sonuna kadar
toprakta bırakılır. Topraktan çıkarılmaları için güzel bir hava seçilir.
Soğancıklar, eski kökleri çıkarıldıktan sonra başparmakla ovularak eski
kabukları düşürülür. Bu işi yaparken, soğanları yaralamamak, güneş ışığından
korumak gerekir. Soğanlar yeteri kadar kuruduktan sonra içi gözlere ayrılmış
kutulara konur. Bu kutuların her gözü numaralanır, lalelerin sınıfları
alfabetik olarak belirtilir.
Sonbaharda dikilen lalelerin soğanları, ilkbaharda çiçekleri
çıktıktan sonra çürür, yerine yeni
soğanlar oluşur.
Lale soğanları, yazın topraktan çıkarılmazsa sonbaharda ilk
soğuklar başlayınca, soğuktan kaçarak, toprağın derinliklerine çekilirler.
Baharda arandıklarında eski yerlerinde bulunamazlar. Çok derine kaçtıkları için
yaz ortasına doğru başka yerlerden çıkarlar. Bu arada pek çoğu çürüyüp yok
olur. Bu yüzden lale soğanlarını zamanında topraktan çıkarıp koruma altına
almak şarttır.
Her soğandan bir tek
lale çıkar. Laleler, katmerli ya da yalın kat olabilirler. Gündüz güneş
ışığının etkisi ile iyice açılan laleler, akşamları yeniden toparlanır.
Sohbetimizi, koca bir devre adını verdikten sonra yakın zamana
kadar adeta unutulmuş olan lalenin
serzeniş dolu mısralarıyla noktalayalım:
LALE
İsmimi bir devre verdim
Öyle makbul bir çiçektim
Sonra beni unuttular
Toprağımı kuruttular
Bugün ise parklarımızı ve bahçelerimizi kaplayan lalelerin
meydana getirdiği doyumsuz renk cümbüşü, ülkemizde laleye hak ettiği eski
itibarının iade edildiğini göstermektedir.
Hazırlayan: Başak Ayçin Büyükkurt / Dönmez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder