ÖRÜMCEĞİN ÖYKÜSÜ
Yaslanın arkanıza!
Şimdi size son derece ibret verici bir hikâye anlatacağım.
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman
içinde…
Neyse sözü fazla uzatmayacağım. Biliyorum hepinizin zamanı
dar ve kıymetli…
Küçük bir apartman dairesinde yaşlı bir çift yaşıyormuş. Birbirine pek düşkün olan bu iki yaşlı insan,
mecbur olmadıkça hiç birbirinden ayrılmazmış.
Bir gün yaşlı kadın, evinin banyosunu temizlerken kalorifer
borusunun duvarla birleştiği köşede bir örümcek görmüş. Kadın duvarlara maşrapa
ile su döktükçe örümcek önce irkiliyor, sonra da fayansın köşesine örmüş olduğu
ağının incecik tellerine korkudan sıkı sıkı yapışıyormuş.
Allah(c.c.)’n bütün yaratıklarına merhametli bir gözle bakan
yaşlı kadın duymasa da o anda örümceğin belki bir nokta büyüklüğünde olan
kalbinin nasıl küt küt attığını hissedebiliyormuş.
Kadın önce “Acaba zehirli midir? Gece biz uyurken yanımıza
kadar gelip bize zarar verir mi?” diye düşünerek telaşa kapılmış.
Ancak evinin başparmağı parmak bile olmayan bir köşeciğini
kendisine yuva edinen örümceği öldürmeye gönlü razı olmamış.
Gürültüden kaçıp gitsin diye birkaç kere süpürgenin sapıyla
duvara kuvvetlice vurmuş. İyice korkan örümcek, yuvasının iplerine daha da sıkı
sarılmış. O zaman yaşlı kadın, örümceğin o incecik ve dayanıksız yuva içinde
kendini ne kadar çok güvende hissettiğini anlamış. Banyonun o köşesini
yıkamaktan vazgeçmiş. “Bir-iki gün sonra nasıl olsa kendiliğinden gider. O
zaman temizlerim.” diye düşünmüş.
Yaşlı kadın banyonun o köşesini temizleyebilmek için her gün
örümceğin yuvasının yakınlarına dikkatli bir şekilde su serpiyormuş. Her
defasında, sudan irkilerek ağına daha sıkı yapışan örümceği görerek
vazgeçiyormuş.
Sonunda yaşlı kadın örümceğin ölmedikçe yuvasını terk
etmeyeceğini anlamış. “Bir örümceğin ömrü ne kadardır ki? Nasıl olsa ömrü
bitince kendiliğinden ölecek. Orayı da o zaman temizlerim.” diye düşünerek
örümceğe de yuvasına da dokunmamaya kesin karar vermiş.
Sonra ellerini açarak Rabbine: “Allahım! Bunu sen yarattın,
ona rızık verdin, evimin bir köşesini yuva olarak verdin. Senin yarattığın,
koruduğun ve kolladığın bir canlıyı öldürme hakkını ben kendimde nasıl
görebilirim? Ancak onun zehirli olmasından ve bize zarar vermesinden korkuyorum.
Sen bizi ondan gelmesi muhtemel zararlardan koru!” diye yakararak dua etmiş.
Artık her sabah elini yüzünü yıkarken örümceği orada mı diye
bakıyormuş. Zamanla yaşlı kadının içinde örümceğe karşı merhameti de aşan,
tıpkı kedilere ve köpeklere duyduğu gibi bir sevgi oluşmuş.
Böylece bir müddet geçmiş. Yaşlı çift ve örümcek aynı evde
birbirlerine zarar vermeden yaşayıp gidiyorlarmış.
Bir gün yaşlı kadın fatura ödemek için eşini evde yalnız
bırakarak sokağa çıkmış. Aynı gün içinde birkaç fatura ödediği için bir hayli
zaman kaybetmiş. Ancak akşamüzeri eve dönebilmiş.
Sokağa girdiğinde ta uzaktan evin kapısının önünde polis
arabasını ve ambulansı görmüş. “Eyvah! Ben yokken kocama bir şey olmuş. Acaba
kalp krizi mi geçirdi? Ayağı bir yere mi takılıp düştü? Polis arabasının burada
işi ne? Yoksa eve hırsız girdi de kocama bir kötülük mü yaptı?” diye telaşla
evine koşmuş.
O da ne? Polisler hiç tanımadığı bir adamı ambulansa
bindiriyorlar. Eşi ise polislere heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyor.
O sırada ambulans görevlilerinin: “Biz gerekli müdahaleyi
yaptık. Adam yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. İsterseniz hemen kelepçeyi
takın.” Dediğini duymuş.
Hep birlikte polis arabasına binmişler. Hep birlikte
karakola gitmişler. Yaşlı kadının eşi karakolda, evde yalnızken eve hırsız
girdiğini, kendisine bıçakla saldırdığını, tam bıçağı saplayacakken aniden
hırsızın çığlık atarak kendi eline bir şamar indirdiğini ve öylece yere yıkıldığını,
kendisinin de bunu fırsat bilerek polisi ve ambulansı aradığını heyecanla
anlatıyormuş.
Hırsız tam olarak kendine gelince ifadesinde, tam bıçağı ev sahibine
saplayacakken elinde korkunç bir acı hissettiğini, gayr-i ihtiyari kendi eline bir
şaplak indirdiğini, bıçağın elinden düştüğünü ve bayıldığını anlatmış.
Yaşlı çift gece yarısına doğru karakoldan evlerine
dönmüşler. Eşinin saldırıya uğradığı odaya giren kadın, hırsızın baygınlık
geçirdiği yere dikkatli bakınca orada örümceğinin ölüsünü bulmuş.
Yazan: Başak Ayçin Dönmez
Telif hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.