Powered By Blogger

Merhaba!

Başağın Huzur Köşesi'ne hoşgeldiniz. Dileğim, bloğumu bütün izleyenlerin, sayfalarımda huzur bulmasıdır.
Henüz yapım aşamasında olan bloğumda, ilerleyen zamanla birlikte, sizi gün boyu yaşadığınız streslerden uzaklaştıracak, aynı zamanda faydalı bilgiler kazanacağınızı umduğumbir dünyanın kapısı aralanacak.
Hep birlikte, kimi zaman gül bahçelerinde gezine ceğiz, kimi zaman, gurubu seyredeceğiz dalgaların beyaz köpük lerden güller saçtığı sahillerde...
Kimi zaman, türk şiirinin üstad larının mısralarına tutunarak, İstanbul'un ihtişamını bir başka tepeden seyredeceğiz, yorulduğumuzda Faruk Nafiz'in "Hanı"n da konaklayarak duvarlardaki yazıları şişesi is bağlamış bir lambanın ışığında okuyacağız.
Kimi zaman, bir ebru teknesinin üzerine eğilerek rengârenk hayallerimizi seyre dalacağız.
Bir kaç yüzyıllık bir yazma kitabın sayfalarına nakşedilmiş altınlar, kuyumcu vitrininde gördüklerimizden çok kamaştıracak gözlerimizi...
Minyatürlerin zaman tünelinden geçerek "Alice" gibi farklı bir dünyaya adım atacağız. Eski, yeni bir sürü kitabı yeniden keşfedeceğiz birlikte...
Hazret-i Muhammed (s.a.v.)'in hadisi şeriflerini okuyarak şerefleneceğiz, Mevlana'nın özlü sözleriyle tefekküre dalacağız, Yunus Emre'nin mısralarıyla bir kere daha öğreneceğiz dünyaya kavga için değil, sevgi için gel diğimizi...
Kimi zaman örgü örecek, dikiş dikeceğiz. Sevgiler!
































26 Aralık 2012 Çarşamba

ÇANAKKALE ZAFERİ VE SEYİT ONBAŞI GERÇEĞİ




ÇANAKKALE ZAFERİ VE SEYİT ONBAŞI GERÇEĞİ

ÇANAKKALE SAVAŞ GÜNLÜĞÜNDEN SEYİT ONBAŞI VE OCEAN ZIRHLISININ BATIRILMASI İLE İLGİLİ BÖLÜM:

“…18 MART 1915 sabahı boğaza girip tabyalarımızı top ateşine tutan 12 İngiliz ve 4 Fransız savaş gemisi, Amiral Robeck komutasında ilerlemeğe başladı.
Çanakkale Boğazının iki yakasındaki mevzilerden açılan yoğun ateş ve Karanlık liman’a döşenen mayınların patlamasıyla, ayrıca Mecidiye Tabyasından atılan top mermileri ile İngiliz İnflexıble ve Ocean zırhlıları ile Fransız Bouvet ve Goubis zırhlıları batırıldı.
Yine aynı gün Rumeli Mecidiye Bataryası komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey’in emri ile topçu Teğmen Fahri Bey, Fransız Bouvet zırhlısını vurdu. Gemi Komutanı Rapeot ve 639 kişilik mürettebatı boğuldu. Birkaç kişi yüzerek kurtuldu.
Yine aynı gün Koca Seyid, İng. OCEAN zırhlısını vurdu…”

ÇANAKKALE SAVAŞINA BİZZAT KATILMIŞ OLAN GAZİ BEHİÇ ONBAŞI, SEYİT ONBAŞI’NIN 276 KİLOLUK TOP MERMİSİNİ SIRTINA ALIP NAMLUYA SÜRMESİNİ ANLATIYOR:

GAZİ BEHİC ONBAŞI

Benim çocukluğumda Erenköy’de oturuyordu.
Babamın tanıdığı olduğu için ara sıra ziyaretine gider, elini öperdik.
Isparta’nın Ulema köyünden olduğunu söylerdi.
İlerlemiş yaşına rağmen, vakit namazlarını Erenköy istasyonu yanında bulunan Zihni Paşa camiinde kılardı.
İşte ben, kendisini en çok bu camide görürdüm.
Namazdan sonra bazen avludaki kanepelerden birine oturur, ağaçların gölgesinde kendisini dinleyenlere Çanakkale hatıralarını anlatırdı.
Bir gün şöyle anlatmıştı: “Yavrucuğum! Ben Çanakkale Savaşı’na Topçu olarak katılmıştım.
Yüksek bir yerden dürbünle bakarak, karaya çıkarma yapan İngiliz birliklerinin yerini tespit ediyorduk.
Bir ara Katana Beygirlerinin zorlanarak çektikleri bir araba gördüm.
Arabanın üzerinde Kızılhaç bayrağı taşıyorlardı!
Arabayı üsteğmenime göstererek: ‘Komutanım! Ben bu arabanın ilaç değil, cephane taşıdığı kanaatindeyim. Baksanıza hayvanlar nasıl zorlanıyorlar!’ dedim.
Üsteğmenim dürbünle iyice baktıktan sonra: ‘Evet, haklısın Behic. Ben de aynı kanaatteyim. Ama uluslar arası anlaşmalar var. Kızılhaç Bayrağı taşıyan bir araca ateş edemeyiz’ dedi.
Ben yine ısrar ettim. ‘Komutanım! Harp hiledir. Bunlar, Kızılhaç Bayrağı ile bizi aldatmak istiyorlar.
Siz sorumluluğu üzerinize alın ve ateş emri verin.
Araba, menzilimizin içinde ve tam hedeftedir’ dedim.
Üsteğmenim sorumluluğu yüklenip ateş emrini vermesiyle namluyu ateşledim.
Mermi tam hedefini bulmuştu.
Büyük bir infilâk oldu. Hakikaten ilâç arabası ile cephane taşıyorlarmış.”
Yine Gâzi Behic Onbaşı’nın anlattığına göre, Rumeli Mecidiyesinde takım subaylarından Teğmen Fahri Bey vardı. Genç ve çok yaman bir topçu subayı idi.
Onun hakkında: “Top mermisi ile uçan kuşu bile vurur!” diyorlardı.
Batarya komutanı da Yüzbaşı Hilmi Bey idi.
Fransız Harp Gemisi, kıyılarımızı şiddetli bir top ateşine tutmuştu.
Teğmen Fahri Bey, bizzat kendisi top namlusunun yan ve yükseliş ayarlarını yaptı ve Fransız Harp Gemisi’ni hedefe aldı.
Batarya komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey’in komutu ile top ateşlendi ve tam isabet kaydedildi.
Daha önce Anadolu Hamidiye Tabyasından atılan mermi ile yaralanan düşman zırhlısı vurulmuştu.
639 mürettebatı olan harp gemisi, boğazın serin sularına gömülürken ancak beş asker yüzerek kurtulabildi.
Fransız gemisinin batırılması üzerine İngilizler, Rumeli Mecidiyesini susturmak için çok şiddetli bombardımana başladılar.
Şarapnel parçaları, siperlerin üzerine ölüm saçarken takım subayı Fehmi Bey’in emriyle askerler, sığınağa doğru koştular.
O sırada bir İngiliz mermisi, cephaneliğe tam isabet etmişti.
Sığınağa yakın olan bu cephanelikte büyük bir patlama oldu.
Sığınağa koşan askerlerin önde olanları sığınağa ulaştılar.
Arkadan gelenler ise, cephanelikteki sarsıntının etkisiyle etrafa dağıldılar.
Sayıları 40 kişiydi.
14 tanesi şehid olmuştu. 24 yaralı vardı.
İki asker de yara almadan kurtuldular. Bunlardan biri, Edremit’in Çamlık Köyü’nden Mehmed oğlu Seyid idi. Diğeri de, onun takım arkadaşı olan Ali idi.
Ali, olup bitenleri anlamak için sürünerek biraz gerideki mevzilere baktı.
Yaralı askerler, şehidleri tespit ediyorlardı.
Ali, tekrar kendi topunun başına geldi.
Arkadaşları arasında Koca Seyid diye anılan asker ise, yerde baygın yatıyordu.
Ayıldığı zaman, yanında bulunan takım arkadaşı Ali’den başka kimseyi göremedi ve: “Arkadaşlar nerede?” diye sordu.
Ali, soğukkanlı bir şekilde: “Arkadaşlar mertebelerini buldular.14 şehid, 24 yaralımız var. Ayakta sağlam olarak seninle ben, sadece ikimiz kaldık” dedi.
Koca Seyid, denize doğru bir daha baktı.
Düşman gemileri, karaya iyice sokulmuşlardı.
Bombardıman devam ediyordu.
Geride bulunan tabya, bombardıman sonucu çökmüş ve üç asker hariç, herkes çöken toprağın altında kalmıştı.
Koca Seyid, tekrar gemilere baktı. Sonra, topa baktı.
Sonra da 276 kiloluk mermiye baktı ve : “Gel Ali, yardım et de şu gülleyi sırtıma alayım.” dedi.
Ali: “Bu mümkün değil, Koca Seyid!” diye karşılık verdi.
Koca Seyid tekrar, yerde duran mermiye baktı ve: “Bu mermi, lisân-ı hâl ile: Beni namluya sür, diyor!” dedi.
Ali, topun yan yatmış olan vincini kontrol etti.
Sonra, şaşkın şaşkın, arkadaşının yüzüne bakarak: “Kaldıramazsın Seyid” dedi.
Koca Seyid: “Hele bir deneyelim” diyerek ısrar etti.
Ali de: “Allah (c.c) yardımcımız olsun” dedi ve merminin ucundan tutarak yerden biraz kaldırdılar.
Mermiye gres yağı sürüldüğü için ellerinden kayıp yere düştü.
Parmaklarını toprağa bulayıp tekrar denediler.
Ali’nin yardımıyla Koca Seyid, mermiyi nihayet sırtına alabildi.
Sendeleyerek topa doğru yürüdü.
Merdiven basamaklarına ayağını attı. “Ya Allah! Bismillah” diyerek güçlükle mermiyi namluya sürdü ve kamasını kapadı.
Gerek Ali ve gerekse Koca Seyid her ikisi de numara eri değildiler. Bu sebepten dolayı, mermiyi namluya sürmenin dışında nişangâh ayarı yapmak, namluya yan ve yükseliş vererek hareket halinde olan hedefe tevcih etmekte pek usta değildiler.
Her şeye rağmen namluyu hedefe doğru çevirip mesafeyi tahminen ayarlayan Koca Seyid: “Bismillah” diyerek topu ateşledi.
Hedef Ocean Savaş Gemisi idi.
Bu sırada sığınağa koşup ölümden kıl payı kurtulan Batarya Komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey, sığınaktan çıkıp sipere dönmüştü.
Atılan merminin, hedefe isabet ettiğini gördü: “Hangi yiğit, topu ateşledi!” diye merak ederek topun yanına geldi ve: “Sen miydin Seyid? Vurdun gemiyi” dedi.
Seyid Onbaşı’nın İng. Savaş gemisi Ocean’ı vurduğu bu top günümüzde İstanbul Harbiye Askeri Müzesinin bahçesindedir. Her gün yüzlerce ziyaretçi onu görmektedir.
Sultan II. Abdulhamid Han 1886 yılında ilgili fabrikaya bu toplardan 8 adet Çanakkale istihkâmları için sipariş verip 1889 da teslim almıştır. Daha sonra Asaf Paşa tarafından Çanakkale ye getirilmiş ve Rumeli Mecidiyesi ile Anadolu Hamidiye Tabyalarına yerleştirilmiştir.
SEYİD ONBAŞININ KULLANDIĞI TOPUN AKADEMİK HÜVİYETİ
1. Topun İsmi: Kahraman Nefer Seyid Topu
2. Topu Almanlardan satın alan: II. Sultan Abdulhamid
3. Topun sipariş tarihi: 1886
4. Sipariş verilen firmanın adı: Alman Kurup Firması
5.  Türkiye ye teslim tarihi: 1889
6.  Markası: Kurup Marka Çakılı Top
7. Namlu uzunluğu: 11,37 metre
8. Namlu Çapı: 35 cm
9.  Namlu ağırlığı: 85 ton
10.  Kundak boyu: 8,4 metre
11.  Toplam ağırlığı: 170 ton
12.  Mermi uzunluğu: 1,72 metre
13.  Mermi ağırlığı: 276 kg[1]

KAYNAK:Ömer Mustafa DÖNMEZ, TANIDIĞIM ÇANAKKALE GAZİLERİ, Kurtiş Matbaacılık, Kasım 2006
Seyit Onbaşı ve onun gibi adı bilinen veya bilinmeyen nice kahramanların manevi hatıralarını korumak ve yaşatmak bu vatanın evlatlarının boynunun borcudur. Mekanları Cennet olsun.
                  Başak Ayçin Büyükkurt / Dönmez



[1] Bkz. Çanakkale Savaş Alanları Gezi Günlüğü- shf. 116