Powered By Blogger

Merhaba!

Başağın Huzur Köşesi'ne hoşgeldiniz. Dileğim, bloğumu bütün izleyenlerin, sayfalarımda huzur bulmasıdır.
Henüz yapım aşamasında olan bloğumda, ilerleyen zamanla birlikte, sizi gün boyu yaşadığınız streslerden uzaklaştıracak, aynı zamanda faydalı bilgiler kazanacağınızı umduğumbir dünyanın kapısı aralanacak.
Hep birlikte, kimi zaman gül bahçelerinde gezine ceğiz, kimi zaman, gurubu seyredeceğiz dalgaların beyaz köpük lerden güller saçtığı sahillerde...
Kimi zaman, türk şiirinin üstad larının mısralarına tutunarak, İstanbul'un ihtişamını bir başka tepeden seyredeceğiz, yorulduğumuzda Faruk Nafiz'in "Hanı"n da konaklayarak duvarlardaki yazıları şişesi is bağlamış bir lambanın ışığında okuyacağız.
Kimi zaman, bir ebru teknesinin üzerine eğilerek rengârenk hayallerimizi seyre dalacağız.
Bir kaç yüzyıllık bir yazma kitabın sayfalarına nakşedilmiş altınlar, kuyumcu vitrininde gördüklerimizden çok kamaştıracak gözlerimizi...
Minyatürlerin zaman tünelinden geçerek "Alice" gibi farklı bir dünyaya adım atacağız. Eski, yeni bir sürü kitabı yeniden keşfedeceğiz birlikte...
Hazret-i Muhammed (s.a.v.)'in hadisi şeriflerini okuyarak şerefleneceğiz, Mevlana'nın özlü sözleriyle tefekküre dalacağız, Yunus Emre'nin mısralarıyla bir kere daha öğreneceğiz dünyaya kavga için değil, sevgi için gel diğimizi...
Kimi zaman örgü örecek, dikiş dikeceğiz. Sevgiler!
































18 Kasım 2011 Cuma

HAYDAR AMCA ÇOCUK KİTAPLARI SERİSİNDEN SEÇMELER




Koca cüssesine güvenerek kibirlenen ve minicik bir kuşu hor gören filin ibret verici masalı:

"TOYGAR KUŞU İLE FİL"

Toygar kuşu tarlada gezerken bir devekuşu yumurtası görmüştü.

“-Ne kadar da iri!” diyerek yanına gitti.

Dikkat edince, onun sadece bir kabuk olduğunu anladı.

Bu koca yumurta kabuğu kendisi için mükemmel bir yuva olabilirdi.

O da öyle yaptı. Kabuğu kendisine yuva edindi.

Birkaç gün sonra kabuğun içine yumurtlamıştı bile…

Meğer bu yuva bir filin yolu üzerinde değil miymiş?

Fil, su içmek için hep bu yoldan gelir geçermiş.

Yine bir gün su içmeye giderken toygar kuşunun yuvasını görmeden üzerine basmış ve çiğnemişti.

Kuşun yuvası dağıldı. Yumurtaları kırıldı.

Akşamüstü yuvasına dönen toygar kuşu bu manzara ile karşılaşınca gözyaşlarını tutamadı.

Ağladı… Ağladı…

Sonra yaşlı gözlerle kalkıp file gitti.

Huzura çıkınca:

“-Ey yüce sultanım.” Dedi. “Ben senin civarına sığınmış olduğum halde niçin benim yumurtalarımı ezdin ve çıkacak olan yavrularımı öldürdün?” Diye dert yandı.

Koca filin kibir ve gururdan burnu kafdağında idi. Dönüp de toygar kuşuna bakmadı bile…

Zavallı kuş, sözlerini tekrarladı:

“-Niçin benim yumurtalarımı ezdin ve çıkacak olan yavrularımı öldürdün?”

Fil yine cevap vermedi. Yaptığı hata için özür bile dilemedi.

Aslında yumurtaların üstüne bilmeden basmıştı. Fakat şu andaki tutumu ile zavallı kuşun üzüntüsünü daha da arttırıyordu.

Toygar kuşu ne yapacağını şaşırmıştı. Filin vurdumduymazlığı onu çileden çıkarıyordu.

Tekrar file dönerek:

“-Çok küçük olduğum için beni hor gördüğünden mi cevap vermiyorsun?” Diye sordu.

Fil koca hortumunu kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra cevap verdi:

“-Evet. Onun için. Ne olacak yani? Sen bu ufacık boyunla bana ne yapabilirsin ki?”

Toygar kuşu, filin hiç olmazsa kendisinden özür dilemesini bekliyordu.

Filden bu cevabı alınca içi burkuldu.

Üzüntüden ne diyeceğini şaşırmıştı. Kalbi küt küt atıyordu. File dönerek:

“-Ey kibirli hayvan sen yakında başına gelecekleri görürsün!” dedi.

Fil alaylı alaylı gülüyordu:

“-Sen bana hiçbir şey yapamazsın aptal kuş! Defol buradan.” Diye bağırdı.

Toygar kuşu:

“-Yakında kimin daha aptal olduğunu anlayacaksın. Fakat o zaman iş işten geçmiş olacak. Gövdenin büyüklüğü de hiçbir işe yaramayacak.” Dedi.

Toygar kuşu orada daha fazla durmadı.

Filin yanından ayrılıp doğruca arkadaşlarının yanına gitti.

Başından geçenleri bir bir anlattı. Kuşlar çok üzüldüler. Toygar kuşuna:

“-Elimizden ne gelir? Koca file karşı ne yapabiliriz ki?” dediler.

Toygar kuşu, arkadaşlarına şöyle bir teklifte bulundu:

“-Siz benimle beraber gelir, filin gözlerini oyarsınız. Ondan sonrası için de başka bir planım var.”

Arkadaşları, toygar kuşunun teklifini memnuniyetle kabul ettiler.

Birlikte uçarak filin bulunduğu yere geldiler.

Hep birden filin başına toplanıp gözlerini gagalamaya başladılar.

Fil birdenbire neye uğradığını anlayamadı.

Hortumunu sağa sola sallayarak oradan kaçmak istedi. Fakat kuşlar peşini bırakmadılar.

Kuşlar çekilip gittiklerinde ne yazık ki artık gözleri göremiyordu.

Zaman geçtikçe koca fil güçten kuvvetten düşüyordu. Yiyecek bulmak için hiçbir yere gidemiyordu. Yakın çevresinde buldukları ile karnını doyurmaya çalışıyordu.

Toygar kuşu ise onun cezasını tamamlamak için deredeki kurbağalara ufak bir ziyaret yapmıştı.

Kurbağalara, fil yüzünden başına gelen felaketi ve file yaptıklarını anlattı. En yaşlı kurbağa, toygar kuşuna:

“-Başına gelen felaketi anlıyorum. Kibirli fil yuvanı dağıtmış, yumurtalarını ezerek içindeki yavrularını öldürmüş.

Anlattıklarına biz de senin kadar üzüldük. Fakat filden intikam alman dağılan yuvanı geri getirmez. Biz sana yardım ederiz yeniden yuva kurar, yeniden yumurtlarsın. Hem zaten fil yuvanı bilerek ezmemiş. Hadi bizim hatırımız için intikam almaktan vazgeç.”

Toygar kuşu, yaşlı kurbağanın sözlerini sonuna kadar sabırla dinledikten sonra ona şöyle cevap verdi:

“-Biliyorum. İntikam almak çok kötü bir şey… Yuvamı ezilmiş gördükten sonra file gittiğimde kaza ile oldu diyerek beni teselli etseydi onu affedebilirdim. Fakat o tam tersi, küçücük cüsseme bakarak beni hor gördü. Kocaman bedenine güvenerek kibirlendi. Bana cevap vermeye bile tenezzül etmedi. Beni kovdu.”

“-Olsun. Yine de affetmek büyüklüktür.”

Onu affedersem korktuğumu sanır aynı şeyi tekrar yapar, hatta başkalarına da yapar. Herkese ibret olması için bir plan hazırladım.”

Kurbağalar:

“-Fil gibi büyük bir hayvana bizim gibi küçücük kurbağalar ne yapabilir ki?” dediler.

Toygar kuşu:

“-Filin bulunduğu alanın yakınında bir uçurum var. Siz oraya gelin ve hep birlikte viyaklayın.”

Kurbağalar kabul ettiler. Hep uçurumun kenarında toplanarak birlikte hep bir ağızdan viyaklamaya başladılar. Susuzluktan içi yanmış olan fil, kurbağaların sesini duyunca: “Kurbağalar viyakladıklarına göre yakında bir göl olmalı.” Diye düşündü. Kurbağaların sesine doğru yürüdü. Gözleri görmediği için uçurumdan yuvarlandı.

Toygar kuşu koca gövdesi ile uçurumun dibinde yatan yarı baygın file bakarak şöyle dedi:

“-Kendi gücüne güvenerek kibirlenen ve güçsüzleri, acizleri hor görenlerin sonu budur.”

Uçurumun dibinde son nefesini veren fil ise kibrinin ve kendinden küçüklere merhametsizlik etmesinin cezasını bulmuştu.

Kaynak: “ Toygar Kuşu İle Fil”, Haydar Amca Çocuk Kitapları Serisi, Seri B, Sayı 18, Nakleden: Haydar Yavuz Giritli

Hakları Mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.


MASALDA GEÇEN HAYVANLARIN RESİMLERİ


Toygar kuşu

Fil


Kurbağa